GÖN DERİ FABRİKASI-I
Gaziosmanpaşa/İstanbul ︎ 1992 ︎ İnşaat alanı: 4.032 m2 ︎ Arazi alanı: 10.000 m2 ︎ Endüstri ︎ Nevzat Sayın, Tülay Atabey Onat






Gön, işlenmiş deriden çanta, kemer ve benzeri aksesuarlar üreten bir firma. 10.000 m2'lik bir alanda, 3168 m2'lik bir atölye birimiyle 864 m2'lik bir yönetim biriminden oluşur. Toplam 4032 m2'lik bir inşaat alanı var. Arsa içindeki konumuna ikinci yapı ile birlikte karar verilmiştir. Atölye birimi; bodrum kat dahil dört katlı bir yapıdır. Bir atölye yapısının birden çok katlı bir yapı olması sık rastlanan bir durum olmamakla birlikte üretim biçimi esas olarak alındığında doğru bir çözüm yolu olduğu söylenebilir. Üretim kapasitesine ve ürün niteliğine bağlı olarak, bölümlerin yerlerinde kolaylıkla değişiklik yapılabilir. Atölye yapısı, zamanla olabilecek büyümeleri karşılayabilmesi için serbest düzenli bir yerleşime sahiptir. Projenin ilk ele alınışından, yapının kullanılmaya başlanmasına kadar geçen sürede dört katına çıkan büyüme kolaylıkla karşılanabilmiştir. Hızlı büyümenin getirdiği durumlar için bölümler arasında değişiklikler kolaylıkla yapılabilmiştir. Yönetim biriminin ele alınış mantığı da temelde aynıdır. Zamanla olabilecek büyüme ve değişikliklerin kolaylıkla karşılanabilmeleri esasına dayanır. Üç katlı bir yapıdır. Zemin kat girişkabul ve eski deri koleksiyonların sergilendiği bir mekândır. Ara kat; showroom'ları, üst kat ise büroları içerir. Bu düzenleme kararları da dondurulmuş değildir. Her bölümün kendi içinde büyüyebilmesi veya bir diğeriyle yer değiştirmesi mümkündür. Yönetim ve atölye birimlerinin bağlantısı ana kat kotundaki bir kapalı köprüyle sağlanır. Bu köprü, yönetim ve atölye birimlerinin en yakın ilişkili bölümlerinin doğrudan bağlantısıdır. Aynı zamanda yönetim yapısından girip, atölye yapısına geçecek biri için de bütün iç mekân karakterinin ve işleyişinin sergilendiği "podyum"un bir parçasıdır. Yapı hiçbir ölçekte planlaması olmayan, kendiliğinden oluşmuş derme çatma bir çevre içindedir. Bu nedenle hiçbir çevre verisi kullanılamamıştır. Yalnızca giriş cephesinin ve uzun kenarının, hâkim rüzgâra bakmaması önemsenmiştir. Burada olabildiği gibi bambaşka bir çevrenin içinde de olabilirdi. Bu yabancı olma hali onu bir çırpıda tanıyabilme kolaylığı getirir.