GÖN DERİ FABRİKASI-II
Gaziosmanpaşa/İstanbul ︎ 1992 ︎ İnşaat alanı: 4.032 m2 ︎ Arazi alanı: 10.000 m2 ︎ Endüstri ︎ Nevzat Sayın, Tülay Atabey Onat






"İnsanların hayatında 'çok özel şeyler' olduğu gibi, mimarların hayatında da çok özel yapılar vardır. Bu da benim çok özel yapım. Bundan sonra daha ‘iyi’lerini yapacak olsam da sanırım bu düşüncem değişmeyecek" diye başlıyordu birinci yapı için yazdığım yazı. (Tasarım 1992/05-24. sayı)
            Birinci yapı 1990 yılında yapılmıştı. Daha önce yapılmış olan yapının ve üretim ilişkilerinin irdelenmesi; tartışma konusu olan birçok noktada çözümü kolaylaştırdı ve iyileştirdi. Esneklik temel özelliklerden biri oldu, malzeme, yöntem, mali-yet ve işveren taleplerini bir arada değerlendirdiğimizde; 12 ay içinde bitip, çalışmaya başlaması gereken bir yapı olması gerektiği de orta-daydı. Hiçbir müteahhit firma, bu fiyatlarla, bu kadar sürede, bu yapıyı yapmaya yanaşmadı. Dört kişilik bir 'icra komitesi' kurarak uygulamayı üstlendik. Mal sahibi temsilcisi, mimar, inşaat organizasyon ve yöneticisi ve finansman sorumlusundan oluşan bu dört kişilik çekirdek kadro, başından sonuna kadar bir müteahhit firmanın tüm yetki ve sorumluluklarını taşıyarak yapıyı bitirdi. Üstelik öngörülen fiyatları daha aşağı çekerek ve tam 12 ayda. Kaba yapı/ince yapı ayrımını ortadan kaldırarak her şeyin bir defada yapılmasını sağladık. Dikkatli, titiz bir çalışmayla; 'sonra düzeltilir' anlayışı yerine, baştan düzgün yapmayı denedik; oldu. Her şey; zemin, duvar, tavan, kalıptan çıktığı gibi brüt olarak kullanıldı. Şap, sıva, kaplama gibi ele-ayağa dolaşan 'inşaat kalemleri'ni kaldırınca; kalıpları söktük, doğramaları taktık; bina bitti. Aynı anlayışı yapının bütün noktalarına taşıdık. Merdiven, asansör, korkuluk, elektrik ve tesisata ilişkin her şey 'kaba inşaat' sırasında atölyelerde hazırlandı ve yerlerine 'takıldı'. İmar durumundan kaynaklanan kat yüksekliği sınırlamalannın ortaya çıkarabileceği sorunları aşabilmek için büyük boşluklar oluşturan galeriler ve delikler bırakıldı. Bu, yükseklikle llglll sorunları çözerken, deri işlenen bir mekânda içerideki havanın temizlenmesini de sağladı. Dışından kapalı bir kutu gibi görünen yapı, içinden neredeyse yokmuş gibi. İçinde, insanların ve makinelerin üzerinde durduğu düzlemleri barındıran bir boşluktan başka birşey görünmüyor. Yapıda zorunlu olarak bulunması gerekenlerin dışında neredeyse hiçbir şey yok. Ana hatlarıyla, birinci yapıyla birlikte tasarlanan; ancak kurgusu zamanla oluşturulan ikinci yapı, birincisinin içinden çıkmış, fazlalıklarını atmış, içine giren araç/gereç ve çalışanlanıyla gerçek bir endüstri yapısını andırıyor. Ve Gön —bir kez daha— benim için 'çok özel olma' halini koruyor.
İlgili yayınlar
︎︎︎Archiscop
︎︎︎Yapı Dergisi